Çünkü aşkı aşk yapan açlıktır.. Onunla konuşmaya ve susmaya,
buluşmaya ve öslemeye,kavga etmeye ve barışmaya duyulan heyecanlı
bi açlık.. Onunla yaşama planları..,anlamaya çalışmak çabaları..,
anlaşılmak kaygıları,kaybetmek korkularıyla beslenen bi açlık...
Aşkın ilk zamanlarında açlık,elin yürepinde telefon beklemeler..,
kıvrım kıvrım soru işaretleri,bitmek tükenmek bilmez yanlış anlamalar..
kıskançlıklar ve uykusuz geçen sancılı geceler...
Sonraları aşkın açlığı onun elini sımsıkı tutmak,teninin her milimetresine
dokunmak,dudaklarınla dudaklarına değmek için ölesiye artmaya başlar...
Eğer aşk oradaysa işlk ruhsal ve tensel yakınlıkların ardından açlık,
giderilemes.Tersine hızla büyümeye başlar ve her defasında açlıktan
runuz kazınır..Fakat bedenlerin sık sık buluştuğu ilk coşkulu zamnaların
ateşi çabucak sönüyor ve sıkıntılı bir doygunluk duyuluyorsa "aşk çekip gitmiş
demektir."
Çünkü aşk çok oburdur,ama tıkabasa doyduğu zaman ölür..Bu yüzden aşkınızla
çok sık görüşerek lüzumundan fazla "yemek yedirirseniz" yok olur..Aşkınıza çok
fazla içiniz açıp ruhunuzu soyarsanız "büyü bozulur" ve aşk yine tokluktan ölür
Aşka kenidnizi tümden adar ve karşınızdaki kişinin kaybetme korkusunu
doyurursanız,açlıkla beraber aşk da kaybolur..Aşk sofrasında her zaman hazır..
ve nazır bulunursanız "iştahı kaçar"!
Aşkın yaşaması için hep bi parça "aç" bırakmak gerekir..zira aşk
doyduğu zaman ya " hayatını kaybeder" ya da adı artık aşk değildir...
her zaman paylaşılmayan..sır dolu bişiler kalmalı...
Aşk tokluktan ölür.