Önce sevdim.sevdiğimi öğrendim, sevebildiğimi farkettim: sevdikçe kendimi kainatla topladığımı gördüm.
Affetmeyi öğrendim: affetmenin, dostlarımı onla çarpmak olduğunu farkettim.
Pişman oldum:pişman olduğumu itiraf ettim, pişman oldukça, hatalarımı küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğimi gördüm.
Hatırlamayı öğrendim: hatırladıkça sevgilerimin karekökünü bulup, onlardan hüznü çıkardığımı farkettim.
Değer vermesini öğrendim: değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları mutlulukla çarpabildiğimi gördüm.
İltifat etmesini öğrendim:iltifat ettikçe, insanlarla aramdaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu gördüm.
Özür dilemesini öğrendim:özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu farkettim.
Aşık oldum, aşkı tattım: böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındıra bildiğini gördüm.
Hüzünlendim:hüznü sevdim, hüznün kalbime dokunmasına izin verdim.böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğe geçip geri döndüğünü gördüm.
Ve bir gün öleceğim:kesinlikle öleceğim ve öldüğüm gün anlayacağım ki, yaşadığım hayat, paydası sonsuz olan basit bir kesirden ibaremiş. kesrrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursam olayım, hepsi son işlemde sıfıra eşitleniyor.kesrin üzerine , yani bu dünyaya, sonsuzluk içinden bir şeyler koymam gerekiyor. yoksa elde var sıfır.
tüm bu işlemlerin sağlamasını yapmak isterseniz, kalbinize bir bakın.